Oda Başkanımız Ecz. Aynur YILDIZ'ın Antalya Bölgelerarası Toplantı konuşması

Değerli Meslektaşlarım,

Yönetim Kurulum ve Zonguldak-Bartın Eczacı Odası’nın tüm üyeleri adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, misafirperverlikleri için Antalyalı meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu bölgelerarası toplantının hepimiz için verimli geçmesi dileklerimle konuşmama başlamak istiyorum. Umuyorum ki, bu toplantımızda söylenen sözün kimin tarafından söylendiği değil, içeriği önem kazanır. Toplumumuzun genelinde yaygın olan ve ne yazık ki, birliğimizde de yansımasını geniş ölçüde bulan “benden olan ne söylediyse doğru, benden olmayan ne söylediyse yanlış” anlayışının, “demokrat” olduğunu iddia eden bir toplum için son derece anlamsız olduğu kanısındayım.

Değerli Meslektaşlarım,

Geçen hafta Zonguldak, kendisini terk etti diye eşini ve eşinin ailesini katleden adamın haberi ile sarsıldı. Bu haber maalesef ülkemizde her gün yaşanan, kadına ve çocuğa uygulanan sayısız şiddet olaylarından sadece bir örnek. Ülkemizde kadın ve çocuklara uygulanan şiddet hızla artıyor ve günümüzün farklı sosyo-kültürel yapısı içinde kırılması en güç tabulardan biri. Dayak, fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet, evdeki kız çocukların cinsel istismarı, çeyizle bağlantılı şiddet, evlilikte tecavüz, cinsel taciz, işyerinde, eğitim kurumlarında yaşanan fiziksel ve psikolojik şiddet, namus cinayetleri maalesef gündemimizden düşmüyor. Ne yazıktır ki, bu şiddeti toplumumuzda eğitimli kadınlarımız, “eğitimli” olarak nitelediğimiz eşlerinden; bazen de iş arkadaşlarından görmeye de devam ediyor. Türkiye’de yüzyıllar boyunca erkeğin eşini ya da kızını dövmesi, onun doğal hakkı ve hatta görevi olarak kabul edilmiş; “kızını dövmeyen dizini döver”, “kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” yaklaşımları ile adeta desteklenmiştir. Ülkemizde aile içinde yaşanan sorunlar “mahrem” kabul edildiğinden en yakın kişilere bile zorlukla anlatılmaktadır. Şiddetin açığa çıkması halinde de, genellikle şiddet mağduruna yardımcı olmak yerine, “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla, aile birliğinin devam etmesi adına, şiddet gören kadının sessiz kalması tavsiye edilmekte ya da kadın suçlu konumuna getirilmektedir. Cinsiyeti nedeniyle toplumun kadına biçtiği rol ve beklentiler en sonunda kadınların en doğal insan hakkı kapsamındaki bir çok haklarından vazgeçmesine ve kullanamamasına yol açmaktadır. Kadına yönelik şiddetin azaltılmasında, önlenmesinde ve şiddetsiz bir kültür oluşturmakta da eczacılara önemli görevler düştüğünü düşünmekteyim. Eczacılar, şiddet mağdurunu tanıma, sorununu dile getirmede cesaretlendirme, gerekli durumlarda diğer profesyonellere yönlendirmek konusunda rehberlik etmeli, danışmanlık görevlerini toplumun bu çok önemli yarasını tedavi etmekte de kullanmalıdırlar.

Ülkemizde kadın emeğinin değersiz hale getirilmesi, kadının asıl görevinin ev işleri-çocuk bakımı olduğunun düşünülmesi ve iş yaşamından uzaklaştırılmasına yönelik gayretler sürerken, mesleğimizin de sıkıntılı dönemler geçirdiği şu zor günlerde biz kadın eczacılara büyük görevler düşmekte. Günden güne daha zorlaşan maddi-manevi çalışma şartlarımız birçok hemcinsimizi mesleği terk etmeye zorluyor. Buna karşı direnmeli, mesleğimizi ve çalışma hakkımızı savunmalı; dahası oda yönetimlerinde ve TEB kurullarında eşit temsil edilmek için mücadele etmeliyiz. Merkez Heyetimizdeki 10’a 1 kadın temsiliyetinin kadınlar lehine arttığı gün, TEB’nin çalışmalarında, mücadelesinde ve toplum nezdindeki imajında çok olumlu değişiklikler olacağına inancım tamdır. Sabahın sekizinden akşamın yedisine kadar Eczanesinde bir yandan danışmanlık hizmeti veren, bir yandan bürokrasi ile boğuşan eczacının çalışma saatlerinin yeniden belirlenmesi ve eczacının hafta sonu tatil hakkının olması gerektiğini düşünüyorum. Bu dönem bu konunun TEB’nin çalışma programına alınmasını ve bu bölgelerarası toplantıda bununla ilgili atölye çalışması yapılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Odamıza bağlı tüm il ve ilçelerde, Zonguldak merkezi hariç, cumartesi günü eczaneler kapalıdır. Ancak, aynı odaya bağlı değişik bölgelerde bile farklı çalışma saatleri olması yerine tüm eczanelere bir çalışma standardı getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve bu standardın, eczacının kendine ve ailesine zaman ayırabileceği, uluslar arası normlara uygun ve yasa ya da yönetmelikle belirlenmiş bir çalışma saati standardı olması gerek. Bu standart ta, Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün belirlediği haftalık 45 saatlik çalışma saati sınırını aşmaması için, cumartesi tatilini içermelidir.

TEB Merkez Heyetimizi, bu dönem yaptığı olumlu çalışmalar için tebrik ediyor ve verilen emek için Yönetim Kurulum ve odamıza bağlı tüm meslektaşlarım adına teşekkür etmek istiyorum. Hepimize, mesleğimizi daha olumlu şartlarda yapabileceğimiz günler diliyorum…

Ecz. Aynur YILDIZ

Zonguldak Eczacı Odası Başkanı